Uluslararası sözleşmelerde ayrımcılık yasağı, bir kişinin veya kişi grubunun karşılaştığı muamele bakımından, ilgisiz ve etkisiz bir niteliğinin, muamelenin belirleyici bir unsuru olarak kullanmasına karşı, kişiyi ve kişi gruplarını korumayı amaçlamaktadır. Ayrımcılık yasağına yer veren uluslararası sözleşmelerin büyük bir kısmı, ayrımcılık kavramını veya hangi hareketlerin ayrımcılık oluşturacağını ayrıntılı olarak tanımlamamıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında ayrımcılık teşkil eden eylemlerin tespitinde Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin, imzacı ülkeler tarafından uygulanmasını izleyen bağımsız uzmanlardan oluşan bir organ olan İnsan Hakları Komitesi’nin kullandığı temel kriterleri baz almaktadır.

Türk Hukuku’nda işverenin ayrımcılık yasağının pozitif dayanakları, Anayasa’nın “kanun önünde eşitlik” başlıklı 10. maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun (“İş Kanunu”) “eşit davranma ilkesi” başlıklı 5. maddesinde ve 6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu’nun (“TİHEKK”) “eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı” başlıklı 3. maddesinde yer almaktadır. Bunlarla birlikte 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (“TCK”) 122. maddesinde de işverenin işe alımlarda ayrım yapmama yükümlülüğü altında olduğu açıkça düzenlenmiş ve işverenin ayrım yapması durumunda cezai yaptırım öngörülmüştür.